TEKSAS
KATLİAMI 3D
TEXAS CHAINSAW 3D
19 NİSAN’DA SİNEMALARDA
Konu:
Uzun zaman
önce, Teksas’da küçük bir kasabada, beş gencin başına bir felaket geldi. Korku
ve dehşetin o gün gördükleri kadarını tahmin bile edemezlerdi. İçlerinden
sadece biri hikâyeyi anlatmak için kaçabilecekti ve onun sağ kalışı bu tarifsiz
dehşete görünürde son verecek bir olaylar zincirini tetikleyecekti.
Az sayıda
insanın bildiği, kurtulan bir kişi daha olduğuydu. Bir bebek bu delilikten
saklanmış, o gün olanlardan ve kökeninden habersiz büyümüştü.
Yıllar sonra, şimdi
bir yetişkin olan Heather Miller (ALEXANDRA DADDARIO), hiç bilmediği bir
büyükanneden kalan mirasını almak için doğduğu yere, evine çağırılır. Heather
arkadaşları Nikki (TANIA RAYMONDE), Ryan (TREY SONGZ) ve Kenny (KERUM
MILICKI-SANCHEZ) eşliğinde Teksas’a doğru hareket eder. Yolda, sonu bu yolculuğa
hiç katılmamış olmayı dilemek olabilecek otostopçu Darryl’i (SHAUN SIPOS) de alırlar.
Vardıklarında,
Heather kendisini ihtişamlı bir malikâne hediye edilmiş olduğunu öğrenince şaşkına
döner. Avukatı, (RICHARD RIEHLE) bu görkemli mülkün artık Heather’a ait olduğunu
bildirir. Mülkü asla satamayacaktır ve büyük annesi tarafından yazılmış bir
mektuptaki talimatlara uymak durumundadır.
Fakat mektubu
açmadan önce o ve arkadaşları, herkesin bihaber olduğu şekilde o uğursuz günden
sağ kalan diğer kişi olan, Heather’ın uzun süreden beri kayıp olan akrabalarından
biri ile daha yüzleştirilirler.
Heather şimdi
mirasıyla mutabık kalmak, fakat bunu yapabilmek için öncelikle hayatta kalmak
zorundadır. Çünkü yeni kuzeni, kurbanlarının akrabası olup olmadığını
önemsememektedir.
Sadece kan
için oradadır…
“Orijinal hali, filmin öyle güçlü bir parçası ki,ondan uzaklaşmadan
bir yaklaşımın en iyi yol olduğunu düşündük.” diyor Lessenhop. Hem hayran
kitlesini hem de yeni izleyiciyi tatmin etmek için, yeni film orijinale sadık
kalacak ve yine de çağdaş bir kıvrımla orijinal bir yaklaşım sergileyecek. John
ve ben senaryoyu bilemek, cilalamak ve gerçeğe dönüştürmek için çok güzel üç ay
harcadık” diyor Mazzocone. “Her karakterin bir geçmiş hikâyesi olmasını istedik
ve filmde aldıkları kararlara birer sebep ve mantık getirdik. Bir kızın tüyler
ürpertici bir eve gittiği, arkadaşının doğrandığı, üzerine kan sıçrayınca duş
almaya karar verdiği bir korku filmi izlemekten daha kötü bir şey yoktur. Duştan
çıkar, bir havluya sarılır, kapının dışından garip bir ses duyar ve tabi ki o
kapıyı açar ve ölümüne doğranır. Böyle filmler izlediğinizde gözlerinizi
devirirsiniz ve bu sizi filmin dışına iter. Biz çok gerçekçi bir film yapmaya
çalıştık; karakterlerin kararlarının tahmin edilemediği, yine de gerçekçi olan
ve seyirciyi koltuğunda tutan bir film…”
“Bu gerçekçiliğe
ek olarak, korku klasiğinin devamı olan bu yeni filmin 3-D olarak çekilmesine
karar verildi. Senaryo da bu metodun tüm avantajlarını kullanmak üzere yazılmışken,
bu sadece şok etme özelliği gibi yüzeysel bir nedenle değil, bir amaçla da yapılmıştı.
“Kendime 3-D’yi nasıl kullanmak istediğimi sordum.” diyor Luessenhop. “50’lerin
arabalı sinemaları gibi insanların film boyunca gömülüp çığlık attığı bir film
mi yapmak istiyordum, yoksa gerçekten klas bir 3-D dünyası yaratmak mı? İkincisinden
yana karar kıldım. Parıltıları olan ve türün tüm öğelerini ihtiyacımız olduğunda
ileten şık bir resim yapmak istiyordum. Bu bir korku filmi yapmak için
Hitchcock-vari bir yaklaşımdı; çünkü 3-D’yi hakkıyla kullanmak istiyorsan,
gözün şimdi görmene izin verilen her şeyi görmesi, 2-D’de olduğundan ziyade,
çok az zamanını alır. Benim için 3-D; izleyebileceğin, içinde var olabileceğin,
çerçeveyi keşfedebileceğin, gömülmeden, çığlık atmadan ve film süresince sana
doğru fırlatılan nesnelerden endişe duymadan dâhil olabileceğin bir dünya yaratılmasıydı.”
Yapımcı
Mazzocone buna katılıyor: “Garanti ederim ki bu hayranların hayal kırıklığına uğramayacağı
bir 3-D film, çünkü biz bir 3-D film yapmaya koyulduk. Aylarca teknolojiyi araştırmak
ve sektördeki en iyi 3-D kamera düzeneklerinden birini kurmak için zaman harcadık.
Senaryoyu 3-D’ye göre yazdık. Eğer bu bir korku ortamında doğru yapıldıysa,
sinematik deneyimi daha da yükseltecektir. Bizim 3-D’miz size baş ağrısı
vermeyecek ve izlediğinizde göz yorgunluğu çekmeyeceksiniz. Çok gerçekçi bir
çevre yaratacak ödünüzü koparacak. Üzerinize doğru gelen üç boyutlu bir
elektrikli testere gibi bir şey daha olamaz!”
Mazzocone: “Korku evrensel boyutta bir oyun sahası. Hepimiz
farklı arka planlardan ve kültürlerden geliyoruz, bu nedenle komedi ve drama
çeviride anlamını kaybedebiliyor. Korku ise evrensel bir dil, bu evrensel
olarak beşeri düzeyde ürkütücü. Sizin öcünüzün sahici ve inanılabilir olduğu
yer burası ve bence bu son dönem sinemasında unutulan bir şey. Teksas Katliamı
filmini, gelmiş geçmiş en korkunç beş filmden biri olarak görüyorum. En son
izlediğimde orijinalinin büyük bir hayranıydım. Orijinalini böyle bir klasik
yapan şey gerçekçi hissettirmesiydi. Onunla ilgili her şey gerçek olabilirmiş
ya da gerçekten olmuş gibi hissettiriyordu. Gösterime girdiği zaman, bugün hala
birçok insanın o günün yaşanmışlığına inanmakta olduğu şekilde gerçek bir
hikâye gibi pazarlanmıştı. Bunca yıl boyunca seriye dâhil olmuş yapımcılara
saygısızlık yapmak istemem ama madende daha pek çok altın kalmış gibi
hissettim.” diyor.
“Alexandra Dadario kapıdan girdiği anda, onun Heather’ı
oynayacak kişi olduğunu görmüştüm.” diyor Mazzocone. “Çok az aktrisin sahip
olduğu bir güce ve dayanıklılığa sahip. Bir iş etiği getirdi ve uzun zamandır
görmediğim bir kalitesi var. Savaşçı tarzında bir zarafeti var.” Bu serinin
tarihinde çok güzel başrol oyuncusu leydiler var ve Alexandra bu listeye
uyuyor, diye ekliyor Luessenhop.
Alexandra
Dadario, Teksas Katliamı için: “İkonik filmler serisi. Fakat bu senaryo alışılmış
yeniden yapımlardan ve devam filmlerinden farklı, öyle ki kendisine dayalı bir
hikâyesi var. Ayrıca Heather’ın birçok korku filmindeki kadın karakterlerden
daha güçlü yaratıldığına inanıyorum. Korkmuş, çığlık çığlığa kaçan bir
karakteri oynayabilmek hoşuma gitti ama böyle olduğunda o gücü kendi içinde
bulmaya da başlıyor. Aksiyon ve korkunun karışımını sevdim. Senaryoyu okuduğumda
beni savunmasız yakaladı.” diyor.
Son olarak ilk filmde Büyükbaba Sawyer’ı oynayan John Dugan,
orijinal filmden kendi rolünü tekrar canlandıracak tek oyuncu olarak davet
edildi. “Bunu başarabilirdik” diyor Mazzocone, “Çünkü Büyükbaba’yı ilk oynadığında
John daha 20 yaşındaydı ve özel makyaj efektleriyle o hale getirilmişti.”
Dugan, Sawyer’ların ölümcül aile reisi Büyükbaba’ya dönüşmek için bir kere daha
makyaj koltuğuna oturacaktı. “Onu arayıp filmde oynamak isteyip istemediğini
sorduğumda bana cevabı: ‘Carl, tam 40 yıldır bu telefonu bekliyordum!’ oldu.”
“Büyük sinema,
bütün hislerinizi manipüle eden bir şeydir.” diyor Mazzocone. “Bu filmi diğer
korku filmlerinden ayıran şeyin, onu korkutucu kılmak için hilelere
güvenmememiz olduğunu düşünüyorum. Zekice bir korku filmi yapmaya çalıştık;
klasik bir modern zaman canavarı filmi. Ve bu 3 boyutlu!”
Vizyon Tarihi: 19.04.2013
|
Yönetmen: John Luessenhop
|
Oyuncular: Alexandra Daddario, Dan Yeager, Trey Songz, Scott
Eastwood, James MacDonald, John Dugan
|
Yapımcı:Carl Mazzocone, Christa Campbell, Mark Burg, Avi
Lerner, Cyndi Brenner, Danny Dimbort, Lati Grobman, Robert Ortiz
|
Senaryo: Kim Henkel, Debra Sullivan, Stephen Susco, Adam
Marcus, Kirsten Elms
|
Görüntü Yönetmeni: Anastas N. Michos
|
Müzik: John Frizzell
|
Makyaj: Robert Kurtzman
|
Yapım Yılı: 2012
|
Ülke: A.B.D.
|
Fragmanı izlemek için: http://youtu.be/6UPmbm2xj0c
|
Fragmanı indirmek için: http://we.tl/fQ9cFKk3Bd
|
Görselleri indirmek için: http://we.tl/PAgfktFXNA
|
Süre: 92 dk
|
Dağıtım: Tiglon
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder